28 Mart 2009 Cumartesi

KÜÇÜK ÖRGÜLÜ SAÇLI KIZ....


Büyüsem, birgün evlensem, beni seven bir eşim olsa,küçük dünya güzeli bir kızım olsa,lüle lüle saçları olsa,saçlarını iki örgü örsem,şeker gibi tokalarla süslesem....
Büyüdüm ,günü geldi evlendim, beni seven bir eşim var,küşük dünya güzeli bir kızım var,lüle lüle saçları var ,saçlarını zevkle iki örgü yapıyorum,şeker gibi tokalar takıyorum; NE MUTLU BANA...

20 Mart 2009 Cuma

BABAM....


Mart ayı bizim için yoğun bir ay ,doğum günlerinin evlilik yıldönümlerinin bol olduğu bir ay.Ama ön önemlisi sevgili eşimin ,kızımın babasının doğum günü bugün,öyle hiç duygusal şeyler yazıcak ne halim var nede zamanım nede bir isteğim ,sadece diyorum seni çok seviyorum,zaten bu sözün üstüne başka birşey demeğe gerek yok....Aslına bakılırsa bu doğum günü yıldönüm vs... günlerinden hiç hoşlanmadım oldum olası.EEE napıcaksınız ne aldın ,ne aldı, nereye gidiceksiniz,planınız ne uffffff hiç bana göre değil.Her sene olan bişey sanki ne gerek var öp,sevdiğini söyle yeter .Böyle düşünüyorum ama böyle yapmıyorum işte, belkide hayatın monotonluğundan kurtulmak ,can sıkıntısını gidermek,ilerde hatırlamak amacıyla kutluyoruz bu özel günleri.Kızımın elinden tutup yazdık kağıda iyiki doğdun babacım,çok eğlendi kızım bütün gün yazının üstünü kendince süsledi(karaladı)baba eve geldi kapıdan içeri girmeden babasının gözüne soktu iyiki doğdun babacım diyerek.Baba ne yaptı sevinçden uçtu uçtuu çok mutlu oldu.İlk defa kızı doğum gününü kutladı,bundan daha ne güzel olabilirdiki şu hayatta?EE hadi günün anlam ve önemine ait birşeyler daha yapalım;Güzel bir akşam yemeği DÜZCE KASRINDA.
İyiki doğdun ,iyiki varsın,her zaman kızımızla beraber,mutlu,sağlıklı,huzurlu uzun bir ömür yaşamak dileğiyle......





18 Mart 2009 Çarşamba

DİLEK .....





İYİKİ DOĞDUN İYİKİ VARSIN DİLEK....Bloğumuz açtık birgün çok güzel sıcacık,samimi bir yorum gelmiş bize,zevkle okuduk bizde gittik iadeyi ziyarete,önce iki tane dünya güzeli SerraVe Sena'yı gördük,sonrada bu güzel aileyi Dilek'i gördük, iyiki gördük ,iyiki tanıdık sizi,güzel arkadaşım doğum günün kutlu olsun ,hayatın boyunca tüm sevdiklerinle herşey gönlünce olsun, sizi çok seviyoruz ÇİSE VE FATOŞ.....

14 Mart 2009 Cumartesi

...KIŞ BENİ NEDEN YORUYORSUN...


Son zamanlarda herkezde aynı durum;mutsuz insanlar,asık suratlı,yüzü gülmeyen insanlar,herşeyden memnuniyetsiz olup,hiçbirşeyden tatmin olmayan insanlar.Bende buna dahilim sebebi ne bilemiyorum,birkaç araştırmadan sonra en geçerli sebep kış bunalımı gördüm ve bunu sizlerle paylaşmak istedim özelliklede sevgili Dilek'senin için yanlız olmadığını herkezin aynı durumda olduğunu görmeni istedim...Gerçi yaşadığımız şu ülkede o kadar çok sebep varki yüzümüzün düşmesine,karamsar olmamıza sebep olucak ,ama o konulara girersek hiç çıkamayız sanırım,ben yine sebep kış sendromu deyip bu işin içinden çıkayım ...Herkezin bu sendromu en kısa zamanda atlaması ,gülen yüzlerin bir çığ gibi artması dileğiyle.....:)
Kış depresyonu yaygın bir hastalık mı?

İklimlere bağlı olarak gelişen ve sonbahar-kış döneminde görülen depresyonun, yaygın ve gerçek bir hastalık olduğu belirtiliyor. Mevsimin dönmesiyle pek çok kişinin melankolik bir ruh haline eğilim gösterdiği vurgulanırken, psikolojik olduğu kadar fizyolojik dengenin de alt üst olduğu bildiriliyor. Havaların serinlemeye başlaması ve güneşin yavaş yavaş elini eteğini çekmesiyle depresyon, anksiyete ve panik gibi rahatsızlıklarda artış gözlemlendiğini ifade eden uzmanlar, bu duruma tıpta kısaca SAD (Mevsimsel Duygulanım Bozukluğu) adı verildiğini kaydediyor. Uzmanlara göre, sonbaharda başlayan ve ilkbahara kadar devam eden bu depresyon karanlık, soğuk hava, alçak basınç ve açık hava aktivitelerinin azalmasıyla doğru orantılı gelişiyor. Dışarıdan gelen motivasyonların etkisini yitirmesiyle, kişi kabuğuna çekilme eğilimi gösteriyor. Bu durum, bazı hayvanların kış uykusuna yatmasıyla paralellik taşıyor. Depresyona eğilimin arttığı bu mevsimde çalışmak, işe veya okula gitmek oldukça yorucu olabiliyor, hatta zaman zaman katlanılmaz bir hal alıyor. Bu isteksizliğin doğurduğu stres ve kendini zorlamanın etkisi ise depresyona yol açıyor. Mevsimin dönmesiyle pek çok kişinin melankolik bir ruh haline eğilim gösterdiğini söyleyen uzmanlar, psikolojik olduğu kadar fizyolojik dengenin de alt üst olduğunu vurguluyor. Uzmanlar, mevsime bağlı depresyonun en tipik semptomlarını şöyle sıralıyor: 'Yorgunluk, karamsarlık, iştahta değişiklik, baş ağrısı, uykusuzluk veya tam aksine aşırı uyku, isteksizlik ve içe dönüklük.' Uzmanlara göre, SAD, yalnızca mevsimlere bağlı olarak ortaya çıkmıyor. İyi aydınlatılmamış ofisler, görme bozuklukları ve mevsim normallerinin dışında seyreden günler de, ruh sağlığı üzerinde kötü etki bırakıyor. Kuzey ülkelerinde yaşayan insanların da soğuk ve karanlık kış mevsiminden en fazla zarar görenler olduğunu hatırlatan uzmanlar, İskandinav ülkelerinde intihar olaylarının sık görülmesini kısmen de olsa buna bağlıyor. Uzmanlar, bu rahatsız edici durumdan kurtulmak için yapılması gerekenlerin başında ışık tedavisinin geldiğini belirtiyor. Güçlü bir ışık kaynağına uzun süre maruz kalmakla sağlanan bu terapinin yanı sıra psikolojik danışmanlığa başvurmayı öneren uzmanlar, uygulanacak tedavi yöntemlerinin, hastalığın şiddetine ve gündelik hayatı ne kadar etkilediğine bağlı olarak değişebileceğini bildiriyor. Uzmanlar, yine de karamsarlıktan kurtulamayanlara 'şu ufak hatırlatmayı' yapıyor: "Her kışın ardından bir bahar gelir ve ilkbahar, mevsime bağlı depresyonun kabuğuna çekildiği dönemdir."

9 Mart 2009 Pazartesi

ISPANAKKK,DOMATESS,PATATES.....

....semt pazarı; bu gün ilklerimizden bahsedicez size yani kızımın ilklerinden,havanın güzelliğini görünce,biraz hava almak birazda yürüyüş yapmak amacıyla çıktık sokağa,minik arkadaşım,ev,iş,uyku sohbet vss... yol arkadaşım canım kızımla...evimize yakın semt pazarında aldık soluğu,dedim ya bir ilk yaptık pazara giderek çok da iyi yaptık,gerçek yaşamların,hayatların kesiştiği sıcacık pazar ortamı çok hoşumuza gitti...Çise'de şaşırdı domates,patates,patlıcan,kabak sesleri arasında...boyadığımız domatesler,ingilizcesini söylettiğim patatesler,bultakda yerine taktığımız kabaklar patlıcanlar hepsi canlı canlı ve çooook çoookk olarak karşısında görünce yüzü görülmeye değerdi ve birde çarşı pazarın tadına tad katan simitin tadına varınca çok eğlendik çook.pazarda;herşeyin en tazesi(aldığın ıspanağın nerden çıkarıldığına köylerine kadar adreslerini net olarak veriyorlar sırf müşteriler emin olsun memnun kalsın diye tam bana göre),en çeşitlisi(ucuzu,pahallısı,organiği),satıcıların en güler yüzlüsü(fotoğraflardada belli ne güzelde güldüler fotoğraf çekmek isteyince),hepsi pazarda.Güneşin açmasıyla içime gelen sonsuz huzur pazara gidince bin katı daha arttı,Kızımla bende bir ilk yaşadım, sizede bunu tavsiye ederim ,hayat çok güzel domatessss,pırasaaa,ıspanakkkk sesleri arasında dahada çok güzel.......


.....evet artık sabahları kuş sesleriyle uyanıyoruz,hava ılık, bir yağmur bir güneş derken gökkuşağınının güzelliğini gördük ,kızım bir ilkini daha yaşadı çok sevdi camın dibinden ayrılmadı gökkuşağı gidene kadar,gökkuşağı gitti,anne tekrar gelsin dedi mızmızlık yaptı( çocuk işte),kısacası bahar geliyor ne güzel,baharla beraber insana huzur geliyor... ....ve son olarak her zaman dediğimiz gibi haftada bir gün mutlaka balık...bu sefer çok şanslıyız kocaman bir balık gördük bakakaldık(kızım birk ilk daha yaşadı bu kocaman balık sayesinde)...balık kçükde olsa ,büyükde olsa balık yemeye devam.....

3 Mart 2009 Salı

FARK...

SOBE MELEKLERİM BENİM
Dilek bizi sobelemiş düğün fotoğrafıyla, şimdiki halimiz arasındaki farklar buyrun;
Tarih04.03.2009...Düğün fotoğrafımla bugün arasındadik en büyük farkım çok klasik olucak ama yanımdaki,kucağımdaki,koynumdaki,her an ,her saniye şükrederek varlığını hissettiğim canım kızım ÇİSE... Tarih 20.09.2003.....eee şimdi gelelim diğer farklara ahhhhhh ahhhhhh ne siz sorun ne ben cevap vereyim,anlaşıldı galiba kilolar ama önce bir açıklama yapıyım kendimi düğün fotoğrafımla değil aşağada düğünden bir ay öce çekilmiş fotoğrafımla karşılaştırmak istiyorum sebebide hiçbir zamam koyu saç rengi kullanmamış hayatımın her döneminde sarışın olan ben düğün günü kuaförümün gazabına uğrayarak saçımı koyu boyandı,beni gören tanıyamadı,tabi ertesi gün gidip eski halime sarışınlığıma geri döndüm....BUyüzden düğün fotoğrafımda kendim gibi değilim gibi geliyor her zaman bana....
Bu fotoğrafla şu an ki halim arasında çok kilo farkı var burda 52 kg olan ben şu an şu an baya baya bu kilonun üstündeyim,saçlarım hala sarı ama biraz daha kısa ve düz olarak kullanıyorum ...Dediğim gibi en büyük fark kızım Çise...ANNE OLDUM....
Evin üç kız kardeşten en küçüğü ben evlendi ,bir anda büyüdü yemek yapmasını öğrendi(çilingir sofraları kurarak anneciğinin yüzünü kara çıkartmadı,daha temiz oldu,merhametli oldu, sabırlı oldu,inançlı oldu, daha çok dua etmeye başladı,herşeye kızmadı,sinirlenmedi,hoşgörülü oldu,misafirperver oldu,daha çok şükreder oldu büyüklerine vakit ayırdı,boş vakti kalmadı ,az uyudu,erken yattı,erken kalktı evin küçük şımarık kızı olmadı kocasının güzel karısı,kızının canım annesi,kendi anne ve babasının hamarat evladı veeeee evinin kadını oldu......

1 Mart 2009 Pazar

ORTAYA KARIŞIK...


Annemin kuzenleriyle DÜZCE KASRI'NDA güzel bir pazar kahvaltısı:Nazlı ben ve Can...


Gözlük seçimi yaz geliyor artık,sizce hangisi güzel...(siyah kare olanı aldım)...

Biraz da oyun zamanı,eğlenceye devam...Akülü arabaya artık kendim binebiliyorum....

oyun gurubum Ayşe seni çok seviyorum....


Ceylin günüm,yaramazlıklara devam....

ve günde üç kere diş fırçalama.........

nazar değmesin

nazar değmesin
maşşallah

MERHABA BEN ÇİSE ARSLAN HOŞGELDİNİZ...(MAŞŞALLAHDEMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN)

:)

İLK GÜNDEN BU GÜNE İYİKİ VARSIN ÇİSE'MİZ.

Hakkımda